1. FEMİNİST YAKLAŞIM
Pozitivizm,
yorumlayıcı ve eleştirel yaklaşımlara göre daha az bilinen, bir ek yaklaşım
feminist araştırmadır. 1980’lerden
sonra görünürlük kazanan bu yaklaşım, yorumlayıcı ve eleştirel sosyal bilimi
temel alarak alternatif sunmağı amaçlamaktadır. Çoğu kadın olan, feminist bir
öz kimlik taşıyan ve feminist bir perspektif kullanan insanlar tarafından
yürütülür. Bu yaklaşım kadınlara söz hakkı vermeye ve erkek yönelimli
pespektifleri düzeltmeye çalışır. Belenky’nin (1986) Women’s ways of knowing
kitabı bu yaklaşım hakkında bir örnek olarak sunulabilinir. Belenky bu eserinde
kadınlar erkeklerden daha farklı biçimde öğrendiklerini ve kadınlar kendilerini
farklı ifade ettiklerini söylemiştir (Neuman, 2006: 152).
Feminist
yaklaşım, feminist değerleri ilerletmeye çalışır. Bu yaklaşıma göre kadınların
özel deneyimleri erkeklerden farklıdır. Bu yaklaşımın düşünürleri pozitivizmi
eleştirerek onu bir erkek bakış açısı olduğu savunurlar. Pozitivizm böylece
erkeklerin bakış açıları gibi objektif, mantıksal, görev yönelimli ve
araçsaldır. Aksine, kadınlar uzlaşmaya ve gittikçe gelişen insan ilişkilerine
vurgu yaparlar. Kadınların bakış açısında toplumsal dünya; Güven ve karşılıklı
yükümlülük duygularıyla birbirine bağlanmış insan ilişkilerinden oluşan bir ağdır.
Feminist
olmayan yaklaşımlar feminist perspektifi benimseyenlerin açısından
cinsiyetçidir. Erkeklerin deneyimlerinden tüm insanlara genelleme yapar ve temel
bir toplumsal ayrım olarak, cinsiyeti görmezden gelir. Erkeklerin problemlerine
dayanarak erkekleri
referans noktası olarak alır. Feminist
olamayan çalışmalar üstelik geleneksel cinsiyet
rollerini varsaymaktadır. Örneğin bir toplumda, işsiz erkeklerin oranı
yükseldiğinde bir toplumsal sorun olarak tanımlandığına rağmen işsiz kadınların
oranının yükselmesi dikkate alınmamaktadır (Neuman, 2006: 153).
Feminist yaklaşım objektif
ya da yansız değildir. Bu
yaklaşım çerçevesinde çalışan araştırmacılar, pozitivistlerin değer-yansızlığı
iddiasını reddederek nicel analiz ve deneyimlerden kaçınma eğilimindedir.
Böylece bu araştırmacılar inceledikleri insanlarla etkileşime girerler.
Araştırmacının kişisel hisleri ve deneyimleri araştırma sürecine katılarak araştırmacı ve
görüşülen kişi arasında kişisel bir ilişki doğar.
Feminist
yaklaşım, cinsiyet ve iktidar ilişkilerinin toplumsal yaşamın tüm alanlarında
nasıl nüfüz ettiğine duyarlılık geliştirir. Üstelik kişisel
ve toplumsal değişimi kolaylaştırmayı hedefleyerek eyleme dönük bir araştırma
ortaya koymaktadır (Neuman, 2006: 155).
Feministler,
araştımacıların “aşağıdakilerin bakış açısını benimsemekle” şimdiye kadar
susmuş kadınlara “ses vermeleri” (give voice) gerektiği konusu üzerinde
tartışmışlardır. Feminist meodolojisinin literatürünü eleştirerek incelediğinde
Gorelick’e göre bu perspektif tamamen gerekliyken yeterli değildi. Bu yazara
göre tümevaran temelli yöntemler için geçirimli araştırmalar (confining
research), bu araştırmaların sınırlarını ihmal edir: baskı ideolojileri
içselleştirilmiştir, halbuki baskıların altında yatan yapılar gizlidir.
Marksist yaklaşımlar baskının gizli etkenlerini ortaya çıkarmak için yardımcı
olmaları mümkündür, fakat onlar araştırmacı ve araştırılmış arasındaki
eşisizliği yoğunlaştırırlar. Kadınların dünya ile ilgili deneyimleri eşitsiz
yapılar vasıtasıyla biçimlendirilmiş ve araştırmacı ve araştırılmış arasında
çelişkili ilişkileri üretmiştir, böylece kadınların arasındaki ayrımcılığı ve
farklılıkları incelemek için bir metodoloji gereklidir. Kadınların baskısı
“birçok çelişkinin bir karmaşıklığı”dır ve araştırmacı ile farklı ırk, sınıf,
ve diğer baskı altında olan gruplardan katılımcılar vasıtasıyla yaratılmış yeni
bir metodoloji bakış açısını gerektirir (Gorelick, 1991: 459).
Kaynak
Gorelick,
Sherry (1991). Contradictions Of Feminist Methodology, Gender and Society,
Vol. 5, No. 4, (Dec., 1991), pp. 459-477.
Neuman, W. Lawrense. (2006), Toplumsal Araştırma
Yöntemleri, Çev: Sedef Özge, Yayın Odası, İstanbul.
No comments:
Post a Comment