Saturday, 31 August 2013

FEMİNİST YAKLAŞIM





1. FEMİNİST YAKLAŞIM
Pozitivizm, yorumlayıcı ve eleştirel yaklaşımlara göre daha az bilinen, bir ek yaklaşım feminist araştırmadır. 1980’lerden sonra görünürlük kazanan bu yaklaşım, yorumlayıcı ve eleştirel sosyal bilimi temel alarak alternatif sunmağı amaçlamaktadır. Çoğu kadın olan, feminist bir öz kimlik taşıyan ve feminist bir perspektif kullanan insanlar tarafından yürütülür. Bu yaklaşım kadınlara söz hakkı vermeye ve erkek yönelimli pespektifleri düzeltmeye çalışır. Belenky’nin (1986) Women’s ways of knowing kitabı bu yaklaşım hakkında bir örnek olarak sunulabilinir. Belenky bu eserinde kadınlar erkeklerden daha farklı biçimde öğrendiklerini ve kadınlar kendilerini farklı ifade ettiklerini söylemiştir (Neuman, 2006: 152).
Feminist yaklaşım, feminist değerleri ilerletmeye çalışır. Bu yaklaşıma göre kadınların özel deneyimleri erkeklerden farklıdır. Bu yaklaşımın düşünürleri pozitivizmi eleştirerek onu bir erkek bakış açısı olduğu savunurlar. Pozitivizm böylece erkeklerin bakış açıları gibi objektif, mantıksal, görev yönelimli ve araçsaldır. Aksine, kadınlar uzlaşmaya ve gittikçe gelişen insan ilişkilerine vurgu yaparlar. Kadınların bakış açısında toplumsal dünya; Güven ve karşılıklı yükümlülük duygularıyla birbirine bağlanmış insan ilişkilerinden oluşan bir ağdır.
Feminist olmayan yaklaşımlar feminist perspektifi benimseyenlerin açısından cinsiyetçidir. Erkeklerin deneyimlerinden tüm insanlara genelleme yapar ve temel bir toplumsal ayrım olarak, cinsiyeti görmezden gelir. Erkeklerin problemlerine dayanarak erkekleri referans noktası olarak alır. Feminist olamayan çalışmalar üstelik geleneksel cinsiyet rollerini varsaymaktadır. Örneğin bir toplumda, işsiz erkeklerin oranı yükseldiğinde bir toplumsal sorun olarak tanımlandığına rağmen işsiz kadınların oranının yükselmesi dikkate alınmamaktadır (Neuman, 2006: 153).
Feminist yaklaşım objektif ya da yansız değildir. Bu yaklaşım çerçevesinde çalışan araştırmacılar, pozitivistlerin değer-yansızlığı iddiasını reddederek nicel analiz ve deneyimlerden kaçınma eğilimindedir. Böylece bu araştırmacılar inceledikleri insanlarla etkileşime girerler. Araştırmacının kişisel hisleri ve deneyimleri araştırma sürecine katılarak araştırmacı ve görüşülen kişi arasında kişisel bir ilişki doğar.
Feminist yaklaşım, cinsiyet ve iktidar ilişkilerinin toplumsal yaşamın tüm alanlarında nasıl nüfüz ettiğine duyarlılık geliştirir. Üstelik kişisel ve toplumsal değişimi kolaylaştırmayı hedefleyerek eyleme dönük bir araştırma ortaya koymaktadır (Neuman, 2006: 155).
Feministler, araştımacıların “aşağıdakilerin bakış açısını benimsemekle” şimdiye kadar susmuş kadınlara “ses vermeleri” (give voice) gerektiği konusu üzerinde tartışmışlardır. Feminist meodolojisinin literatürünü eleştirerek incelediğinde Gorelick’e göre bu perspektif tamamen gerekliyken yeterli değildi. Bu yazara göre tümevaran temelli yöntemler için geçirimli araştırmalar (confining research), bu araştırmaların sınırlarını ihmal edir: baskı ideolojileri içselleştirilmiştir, halbuki baskıların altında yatan yapılar gizlidir. Marksist yaklaşımlar baskının gizli etkenlerini ortaya çıkarmak için yardımcı olmaları mümkündür, fakat onlar araştırmacı ve araştırılmış arasındaki eşisizliği yoğunlaştırırlar. Kadınların dünya ile ilgili deneyimleri eşitsiz yapılar vasıtasıyla biçimlendirilmiş ve araştırmacı ve araştırılmış arasında çelişkili ilişkileri üretmiştir, böylece kadınların arasındaki ayrımcılığı ve farklılıkları incelemek için bir metodoloji gereklidir. Kadınların baskısı “birçok çelişkinin bir karmaşıklığı”dır ve araştırmacı ile farklı ırk, sınıf, ve diğer baskı altında olan gruplardan katılımcılar vasıtasıyla yaratılmış yeni bir metodoloji bakış açısını gerektirir (Gorelick, 1991: 459).

Kaynak

Gorelick, Sherry (1991). Contradictions Of Feminist Methodology, Gender and Society, Vol. 5, No. 4, (Dec., 1991), pp. 459-477. 
Neuman, W. Lawrense. (2006), Toplumsal Araştırma Yöntemleri, Çev: Sedef Özge, Yayın Odası, İstanbul.
 

No comments:

Post a Comment